Bu yazı bir clickbait değil, bu yazı bir nefret kusmaca
değil. Bu yazı baştan aşağıya Cumali Ceber’in neden bu kadar olay olduğu ve
neden çok izlenmeyi hak ettiğiyle ilgili.
Baştan alalım. Sene 1989 Star TV yayına başlar ve artık TRT
dışında bir söz sahibi kanal daha vardır. O zamanlar ağırlığını kaybetmek gibi
bir duruma asla yanaşmayacak olan DEVLETİN KANALI TRT izleyici kitlesini
yavaştan yavaştan Star TV’nin kollarına gönderiyor.
Ayrıntıya girmeden devam edersek açılan birçok kanalın ardından artık reyting savaşları başlıyor. Reyting demek izlenme demek, izlenme demek daha çok reklam ve süre başına daha çok para demek. Ee malum para her şeyden önemli, hatta insanların beyninden ve ekrandakilerin kişiliğinden, özel hayatından daha önemli.
Ayrıntıya girmeden devam edersek açılan birçok kanalın ardından artık reyting savaşları başlıyor. Reyting demek izlenme demek, izlenme demek daha çok reklam ve süre başına daha çok para demek. Ee malum para her şeyden önemli, hatta insanların beyninden ve ekrandakilerin kişiliğinden, özel hayatından daha önemli.
Bu programlara RTÜK her ne kadar müdahale etse de artık çok
geç ve insanlar beyin eriten programları Total ve AB adı altında 2 reyting
türünde coşturuyor. Bunları da ufak bir tanıtacak olursak Total dediğimiz
izleyici kitlesi genel olarak biz internet gençlerinin leş dediği ve kustuğu
programları izliyor. AB denilen kitle ise yine bize göre olmasa da bira nebze
daha katlanılabilir.
2000lere gelince internetle haşır neşir olmaya başladık ve
bunun sonunda, sosyal hayatta ve televizyon illetinde kendine uygun bir şey
bulamayan insanlar buraya yüklenerek daha elit bir ortamın temelini attı. Her ne
kadar sevmesem de (bkz: ekşisözlük). İnternet daha da ucuzlayıp hem mobile hem
de orta-düşük gelirli insanların evine girince içinden çıkılmaz bir kaos
ortamına dönüştü. Bizim gibi insanlar kendini globale açarken içimizden
bazıları globalden arakladıklarına Anadolu motifi ekleyip millileştirdi.
Batının dışlama amaçlı güldüğü karakterlere biz “ABİ TAM BİZ TAM TÜRK İNSANI YA”
diye gülerek içselleştirdik ve sonuç olarak elimizde kala kala sıcak bir çöp
suyu kaldı.
İsmini vermek istemediğim kıllı ve osurmalı içerikler bu şekilde ortaya çıktı. Peki nasıl sinema salonlarını bu şekilde işgal ettiler? Çünkü kaliteli komedi filmi yapmak zor, o yüzden yapımcılar bunlara yöneliyor. Televizyonumuzu işgal eden dram dizilerinden sıkılan ve sinemayı sadece gülüp geçmek için giden ve ancak yılda 1 defa gidebilen insanlar da bu yapımlara atlıyor. Çünkü adamın parası yok, anca 1 filme gidebiliyor ve onun da garanti olmasını istiyor.
İsmini vermek istemediğim kıllı ve osurmalı içerikler bu şekilde ortaya çıktı. Peki nasıl sinema salonlarını bu şekilde işgal ettiler? Çünkü kaliteli komedi filmi yapmak zor, o yüzden yapımcılar bunlara yöneliyor. Televizyonumuzu işgal eden dram dizilerinden sıkılan ve sinemayı sadece gülüp geçmek için giden ve ancak yılda 1 defa gidebilen insanlar da bu yapımlara atlıyor. Çünkü adamın parası yok, anca 1 filme gidebiliyor ve onun da garanti olmasını istiyor.
Genç kitle ise İngilizceye olan nefreti ve 2000 neslinin de
artık iyice milliyetçiliği “NE OLURSA OLURSA OLSUN SONUÇTA TÜRK YAPIMI VE GÜZEL”
diye anlaması sonucu Dunkirk yerine Cumali Ceber, Split yerine Recep İvedik
tabi izlenir.
Yıllardır sosyal medyada kendine bir şekilde kendine bağlı bir kitle oluşturmuş Halil Söyletmez ise burada çok zekice bir hamle ile zeka gerektirmeyen bir film yapmıştır. Bu film, sistem bu şekilde devam ettiği sürece ve kaliteli film izleyen kesim hunharca küfürlerle eleştirerek kendinden nefret ettirdiği için rekor kırma hakkına sahip.
Cumali Ceber ve diğerleri sistemin kendi içinde yarattığı ve
her zaman yüksek talep göreceği filmlerdir, ben asıl sizin bu kadar
öfkelenmenize ve izlenmesine şaşırmanıza hayran kalıyorum. Sanki daha önce hep
şaheser giriyordu vizyona. Salın abi, ilgilenmeyin. Daha iyisini yapmak için
uğraşın, sonuçta artık elinizde kamera var ve internete bir şey yüklemek hiç
zor değil.
Çok ciddi bir yazı oldu ama bu yazı gerekiyordu, çünkü artık
katlanamadığım nokta Cumali Ceber gibi filmler ve onların izlenmesi değil,
sizin ağır küfür ve hakaret içereni at gözlüğüyle bakılarak yapılmış
yorumlarınız.
Söyleyeceklerim bu kadar.
Bu yazı Çizgi Evreni
bünyesinde yer alan kimsenin ve sitenin tüzel kişiliğinin görüşü değil, Berke
Cansın TEMUROĞLU’nun şahsi hönkürmesidir.
Yorum Gönder