Herkesin Bildiği Adamın, Kimsenin Bilmediği Hayatı; Genius İnceleme




*Bu yazıda Genius ilk 6 bölümden spoiler vardır*



History Chanel, Vikings dizisini yaptıktan sonra bir fenomen haline getirdiği diziden yüksek karlara ulasınca National Geographic biraz bunun üstüne düşünmüş olacak ki, Netflix'in Escobar'ı tuttuktan hemen sonra dünyanın en çok tanınan adamı hakkında bir dizi ile karşımıza çıktı. Dizinin incelenecek bir çok yanı olduğu için bu yazı da bazı ayrıntıları es geçip subjektif olarak değerlendirmemi yapmak istiyorum.

Dizide işlenen olayların Albert Einstein'ın bilimsel projeleri ve akademik kariyerinden çok hiç bilmediğimiz özel hayatına yönelik olması beni bu diziye çeken ilk etkenlerden biriydi. Klasik "Einstein bilmem kaç yılında bunu bunu keşfetti" klişesi yerine, onun siyasi ve sosyal zorluklarını görüp en son haline kadar geçirdiği kişilik evrelerini görmek. gerçekten muazzam. Flashback sekansları harika ayarlanmış ilk bölümlerden sonra tam zamanında geçmişe dönmesi ve orada kalması çok başarılı. Bize ilerideki düğümleri gösterip, hepsini anlattıktan sonra onu en son Amerika vizesi görüşmesinde bırakarak geçmişe gittik ve 1. Dünya Savaşına kadar geldik. Zaten bilinen tarih olduğu için saçma sapan dramlar vermek yerine diziyi tam yerinde ilerletmeleri ve kesmeleri takdire şayan. Örnek vermek gerekirse kalitesiz bir dizinin bize 20 dakika yayarak müziklerle şovlarla göstereceği babasının cenazesinde kızının ölüm haberini alma sahnesini 45 saniyede işleyip geçtiler. Ne affallayıp kaldık ne de bunaldık. Bu kadar muntazam olamazdı. Peki diziyi iyi yapan sadece sinematografik özellikleri mi? HAYIR.



Öncelikle Einstein'ın gençliğini oynayan oyuncu çok başarılı. Kendisinin hipnotize eden bir aksanı ve gerçekten etkileyici mimikleri var. Temasta olduğu karakterleri de çok iyi yönlendiren bu oyuncunun en başarılı bulduğum sahneleri Mileva Maric ile anlık alevlenen kavgaları. İkisi de rolüne o kadar uygun ki, gerçek manada insana bir şeyler hissettiriyorlar. Kavgalarında durum öyle bir hal alıyor ki, kimin tarafını tutacağınızı karıştırıyorsunuz. Tamamıyla tarafsız yazılan senaryoda kimse gereksiz yüceltilmiyor, herkes ne ise tam olarak o. Bu sebeple bile aralıksız izlenebilecek harika ötesi bir yapıt. Ancak bahsedeceklerim daha bitmedi.


Albert Einstein, hayatı ve eğitimi hakkında internette en çok yalan bilgi bulunan ilk 3 kişiden biridir. Kimisi onun okullardan atıldığını, kimisi salak denildiğini söyler. Kimisi de eğitim kurumlarından nefret ettiğinden bahseder. Bütün bu spekülasyonlar bir yana, Einstein gençliğinde oldukça sıradan hatta sosyal hayatını ele aldığımızda vasat altı bir insan. Sosyal kaynaşması neredeyse yok, düzenli ve tertipli biri değil, titiz veya özenli biri de değil. Hitabeti kötü ve ergenliği uzun sürmüş, ailesine tavrı hep sonradan pişman olacağı tarzda. Yani kısacası Albert Einstein öyle karşınızıa alıp arkadaşlık kurmak isteyeceğiniz birinden çok çok uzakta bir yerde. Buradan neden kendisinin uzunca bir süre kabul görmediği anlaşılıyor gibi. Dizi bunu yapabileceği en üst  kaliteden bize aksettirmeye çalışmış ve evet sonuna kadar da başarılı olmuş. Bu dizide emeği geçen herkes büyük bir takdiri hak ediyor. 
National Geographic'den sadece 2 ricam olacak; 

1- Bu diziyi hiç sulandırmadan tam tadında bitirin.
2- Bu dizi bittikten hemen sonra Tesla ve Kafka dizisine başlayın.

İYİ SEYİRLER EFENDİM

Yorum Gönder

[disqus]

Çizgi Evreni

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget