Kurma Kız böğrüme bir bıçak sapladı ve onu çevirdikçe çevirdi...
Kitap batmakta olan bir dünyayı tasvir ediyor, 23. yüzyıldayız ve günümüzde öngördüğümüz felaketlerin hepsi gerçekleşmiş. İklim değişiklikleri sonucu dünyanın büyük bir kısmı sular altında kalmış, karbon temelli yakıtların tükenmesiye büyük bir enerji krizi yaşanmaya başlamış, kitapta kalori şirketleri adıyla anılan ve günümüzdeki tohum üretip satan şirketlerin bir yansıması olan kapitalist güçler bitkilerde oluşan çeşitli hastalıkların da yardımıyla açlık tehdidiyle neredeyse tüm insanlığı boyundurluğu altına almış, biyoteknolojideki bilinçsiz gelişmeler doğal ekosistemin çöküşünü sağlamış... Peki, insanlık tüm bunlardan ders çıkarmış mı?
Zor bir kitap Kurma Kız, bunun iki sebebi var. Öncelikle yazar sizi dünya kurgusunun içine atıveriyor, hikâye ilerledikçe bazı sorulara cevap buluyorsunuz. Kitabın arka kapak yazısını da okumasam sanırım ilk 50 - 100 sayfayı hiçbir şey anlamadan geçecektim. Aslında böyle kitapları severim, yazarın bana sayfalarca kurduğu dünyayı anlamasındansa bunu satır aralarında çözmek bana daha çok keyif verir fakat Kurma Kız'da bu hiç aşına olmadığım Tayland kültürü ve Tayca sözcüklerle beslenince kitaba girişi iyice zorlaştıran bir faktöre dönüşmüş. Girişi yaptıktan sonra akıcı ilerlese de ilk bölümler okuyucu için bir bariyer görevi görüyor.
Kitabı zor olarak adlandırmamın ikinci sebebi sertliği. Yazar herhangi bir şeyi yumuşatmıyor, kalemi bu karanlık dünyaya yaraşır şekilde sivri. Bu da bazı sahnelerin gerçekten okuru fazlasıyla etkisi altında bırakmasını sağlıyor (zorluktan bahsetttiğimize göre buna neden oluyor demek daha doğru olacak).
Kitaptaki hikâye beş ayrı kişinin gözünden, sürekliliği devam ettirir şekilde anlatılıyor. Bu beş kişinin birbirlerinden çok faklı olan geçmişleri anlatının çok boyutlu olmasını sağlıyor. Karakterlerin hepsi kendi içinde son derece mantıklı, buna yan karakterler de dahil.
Kitapla ilgili iki nokta var sevmediğim. İlki kitabın çizdiği dünya ile ilgili. Karbon yakıtların tükenmesi gerçekçi bir tespit olsa da enerji üretiminin kas gücüne dayanması bana çok olası gelmedi. Kitap 1900lerin başında yazılmış olsa bu ayrıntı beni kesinlikle rahatsız etmezdi fakat 2009'da yazılmış bir kitabın yenilenebilir ve nükleer enerjiyi tamamen yok sayması, bir de üzerine karbon yakıtlar tükendi dedikten sonra kömür kullanımını devam ettirmesi çok çok gözüme battı. İtiraf ediyorum ki burgu yayları mantığını da kavrayamadım; bu benim eksikliğim de olabilir, yazardan ya da çevirmenden kaynaklı da olabilir, bilemiyorum.
Diğer nokta ise kitabın sonu ile alakalı o yüzden normalde yazılarımda spoiler kullanmasam da bu sefer gelecek paragraf SPOILER içerir diye bağıracağım.
SPOILER
Yazarın bu kadar karanlık bir kitabı biraz oldu bittiye getirir gibi mutlu sonla bağlaması beni rahatsız etti. Kapitalistleri öldürdük, kurma kız Emiko'nun dileğini yerine getirerek yeni insanların eskilerinin yerini alabilecek hale gelmesini sağladık... Sanki o iç savaş sırasında şehir sular altında kalsaydı da kitap dünyanın tam çöküşüyle bitseydi beni daha çok tahmin edecekti. Sanırım bunda insanlığın geçmişten hiçbir ders çıkarmadan böyle bir ortamda dahi iktidar kavgalarınını sürdürüyor olmasının etkisi çok büyük.
SPOILER BİTTİ
Çeviri ve editörlük konusuna gelecek olursak, benim okuduğum baskı Aylak Kitap tarafından basılan ilk baskı olsa da bu çeviri daha önce kullanılmış bir çeviri. Bu çerçeveden baktığımda olmasına göz yumulabilecek miktarın çok üzerinde editoryal hatayla karşılaştığımı söylemek zorundayım. Algan Sezgintüredi'nin çevirisi ise genel olarak akıcı olmasına rağmen her gördüğümde gözlerimi devirmeme neden olan 'başıyla evetledi' ve benzeri ifadelere çok sık yer veriyordu. Kullanım doğrudur, yanlıştır emin olamıyorum fakat beni rahatsız etti.
Kısaca, Kurma Kız çok beğendiğim bir kitap olmasa da taktirimi kazandı ve beni sarsmayı başardı. Giriş bölümü okuyucuyu zorlasa da girişi atlattıktan sonra kitap son derece akıcı ilerliyor. Okumayı düşünenlerin yazarın sivri kalemini hesaba katması gerektiğine inanıyorum zira o kalem fena batıyor...
Yorum Gönder