SPOILER'sız Kısım!
Evet, yazının başında kısa bir bölüm spoiler'sız olacak. Bu yazıda sezonun tamamını ele alacağım. Dolayısıyla dizinin tamamını henüz görmemiş arkadaşlarla yer yer fikir ayrılıkları yaşayabiliriz. Katıldığınız ya da katılmadığınız yönlerini yorumlarda belirtebilirsiniz!
Klasik bir girizgah olarak, diziyi nasıl buldun diye soracak olursanız, objektif olduğuna inandığım değerlendirmem 10 üzerinden 6,5-7 olacaktır. Bu seviyeler insiyatif almaya cesaret edemeyen ama yine de kaynak materyale sadık kalınarak ortaya konmuş kalburüstü proje seviyeleridir ki, bu aynı zamanda dizi hakkındaki görüşümü yansıtan cümle oluyor. Evet, Iron Fist tam olarak böyle bir diziydi.
Yenilik getirmedi, hatta esasında orijin hikayesi olarak -kibar tabirle- klişe bir hikaye. Ancak dizinin kendisinden ve tatmin edemediği beklentilerden söz etmeden önce, kısaca dizinin pre-prodüksiyon aşamasına ve oluşturduğu beklentiye bir dönelim.
Marvel/Netflix işbirliği açıkçası dalgalı bir grafik izledi. Daredevil'ın ilk sezonuyla arş-ı alaya çıkan çıtayı Jessica Jones biraz aşağı çekti. Sonra Daredevil'ın ikinci sezonu geldi, Punisher dediler, Electra dediler akıllar uçtu haliyle. Ancak Punisher'ı adam akıllı yalnızca ilk dört bölümde görmemiz ve sonrasındaki ninja savaşları cidden hevesleri kursakta bıraktı. Luke Cage ile bir kez daha hayal kırıklığına uğradık, ama gözler Iron Fist'teydi iki nedenden ötürü: birincisi Daredevil'ın ilk sezonunun getirdiği soluğu ancak iyi ele alınmış bir Iron Fist dizisi tekrar ekrana getirebilirdi, ikincisi ve daha önemlisiyse dizinin direk Defenders'a bağlanıyor oluşu.
Dilerseniz bu hevesleri kıran etkenleri spoiler'lı kısımda detaylıca irdeleyelim.
SPOILER'LI Kısım!
Synopsis'imiz şöyle: 15 yıl önce ailesiyle geçirdiği uçak kazasında kaybolan milyarder Danny Rand, evi New York şehrine geri döner. Bu süre zarfında K'un L'un adında başka bir boyutta var olan gizli bir şehirde dövüşçü şamanlarla yaşamış ve eğitim görmüş, hatta buranın en iyi savaşçısı ve şehrin koruyucusu ölümsüz Iron Fist olmuştur. Evine döndüğünde ise ihanetle, geçmişinin sırlarıyla ve yok etmeye yemin ettiği düşmanıyla karşılaşır.
Size de tanıdık gelmiyor mu? Çünkü öyle. Aynı hikayenin türevleriyle yüzlerce defa karşılaştık ama bu karakterin ya da Marvel'ın suçu değil. Kabul edelim ki janrına göre orijinal bir başlangıç hikayesi, ya da en azından bir zamanlar öyleydi. Çünkü Iron Fist tam 43 yıl önce oluşturulmuş bir karakter.
Başlangıç olarak... Ne diyelim, 'Kaç kilometre yol geldin bi' ayakkabı bulamadın mı?' mı diyelim. Bir hava katma çabası var. Sonra büyüyüp olgunlaşmış, ve hatta gaddarlaşmış çocukluk arkadaşlarının yönettiği aile şirketine bodoslama dalması? Bunu farklı bölümlerde defalarca gördük, sevecenlikler, tevazu, ailesinin eski avukatına 'Jerry'cik' diye seslenmesi hatta öfkesini kontrol etmekte zorlanışı bile sanki karaktere biraz 'çocuksu' bir hava kazandırmak adına bilerek verilmiş detaylar gibi geldi ki, 'ölümsüz silah' titri taşıyan bir savaşçı keşiş için bu haller ne kadar doğruydu... Takdiri size bırakıyorum.
Dövüş sahneleri çok akıcıydı, güzel koreografilerde tatları damakta kalıyor adeta. İşte Finn Jones'u bu sahnelerde cidden beğendim. Zaten bu sahneler için çok ciddi eğitim almış, dört ay boyunca günde sekiz saat çalışmış. Her ne kadar düello sahnesi tam bir klişe bombardımanı olsa da, özellikle Bakuto ve Zhou Cheng karakterleriyle dövüşü gerçekten çok kararındaydı. Iron Fist hamlesini de yerinde ve tadında kullanmışlar, bu da dizi adına bir artı puan. Ve ayrıca, dövüş sahnelerinin ağır bir tempoda olması güzel bir gerçekçilik katmış. Tadındaydı yani bu sahneler.
Daha sonra diğer karakterlerimiz... Burada başlıca parantez açmak istediğim üç kişi var. İlk ikisi, dizi boyunca kompleks baba oğul ilişkisini başarılı bir şekilde deneyimlememizi sağlayan Harold ve Ward Meachum ikilisi oldu.
Bu girift ilişki, ölümden dönme yüküyle canileşmiş bir babanın oğlu üzerindeki kontrol hırsını ve oğlunun bu baskı ve sırlara dayanamayarak yaşadığı sıkıntıları olanca gerçekçiliğiyle gözler önüne seriyor. Netflix dizilerinde bu tip aile trajedilerini fazlasıyla görüyoruz: Wilson Fisk, Cottonmouth... örnekleri arttırmak mümkün. Yine iyi bir örnek ortaya koymuş. Böyle hamlelerle hikayeye ek cepheler açmak bu tarz dizilerin gidişatı açısından akıllıca bir fikir, ve Netflix bunu iyi kullanıyor.
Değinmek istediğim bir diğer karakter de, yeni tanıdığımız Colleen Wing. Sempatik oyuncu Jessica Henwick, ki kendisini Game of Thrones'dan da tanıyoruz, başlangıçtan itibaren kahramanımızı etkiliyor ve sonra yolları 'romantik' biçimde -bir dojo'da- kesişiyor. Colleen karakteri çizgi romanlarda uzun süredir Misty Knight'ın sidekick'i formatında, ama Iron Fist ile de önemli bir mazileri var. Burada tabii seyircileri şaşırtan Colleen'in hikayesi oldu. Özellikle Hand'e mensup oluşu, çünkü bir şekilde Hand'in sadece kendi çıkarlarına hizmet eden ama karanlık işlere bulaşmamış bir organizasyon olduğunu zannetmesiydi. Yeri gelmişken Hand'in daha önce görmediğimiz bu sinsi yüzünü biz çok iyi aktaran Bakuto karakterini (ve tabii onu canlandıran aktör Ramon Rodriguez'i) de anmadan geçmeyelim. Yine de klişe bir hikaye, iyi yüzlü öğretmen aldatılmış öğrencisini kötülüğe hizmet etmeye zorlar, fakat bu kez ilginç ve izlemeye değer bir şekilde işlenmemiş, beni açmadı açıkçası. İyi oyunculuklar bu gerçeği değiştirmiyor.
Bir de Netflix/Marvel evreninden aşina olduğumuz Claire Temple, Jeri Hogarth bazı karakterleri görüyoruz. Her zamanki işlevler, aşina olduğumuz karakterler. Tabii Rosario Dawson ve Carrie-Anne Moss gibi isimlerin kadroyu nasıl zenginleştirdiğini ve oyunculuk olarak getirdiklerini de göz ardı etmeyelim. İşlevleri de doğal oyun akışına uygundu ama çok kısa şuna değineyim: Claire'in tüm Defender'larla karşılaşması fakat Defender'ların birbirleriyle hiç karşılaşmaması çok fazla saçma olmadı mı artık? Tamam, solo işleri ortaya koyarken karakterlerin kendi hikayelerinde kalmak istiyorsunuz ama, en azından bir iki yardımlaşmasınlar mı, küçük şakalar atışmalar olmasın mı? Bu ne gaddarlıktır, nerde kaldı paylaşılmış evren?
Bitirmeden önce bakmak istediğim iki konu var: Finn Jones'un Danny Rand performansı ve dizinin finali. Öncelikle Finn Jones'u ele alalım.
Yukarıdaki kare, Entertainement Weekly'nin The Defenders covershoot'undan. Ekip birlikte ilk defa bu sayıda göründü, üstelik bu Iron Fist'in prömiyerinden önceydi! Yani Defenders'a hayli az bir vakit kaldı, onu da tekrar hatırlatalım.
Finn Jones nasıldı pekiyi? Benim kanaatim, Jones'u bitiren senaryoda kesin bir karakter profili çizilememesi olmuş. Çizgi romanlarda biraz dalgacı, ama yeri geldiği zaman ortamın en ciddisi olan kişi Danny Rand. Genç ve heyecanlı, ama bir taraftan da mistik öğretiler ve dövüş sanatlarına son derece aşina ve yaptığı işe büyük saygı duyuyor. Tabii dizide Iron Fist'in görevi çok daha spesifik olarak belirtilmiş: K'un-Lun'un dünyaya açılan geçidini, oradan gelebilecek tehditlere karşı korumak. Hal böyleyken insan ister istemez 'Bu adamın New York'ta ne işi var?' sorusunu yöneltiyor kendine. 'Keşke bu adama da ne olmasını istediklerini izah etselermiş; asil ve mağrur, korkusuz bir savaşçı mı, çocukluk travmasını atlatamamış ama süper güçleri olan bir adam mı.' Sık sık ikisi arasında gidip geldiğinden kesin bir çizgi yakalayamamış çünkü.
Dizinin gidişatı boyunca buna net bir cevap alamadığımız gibi, aslında Danny Rand'e o on beş senede ne olduğunu da çok görmüyoruz. Sadece bir takım görsel imgelerle başından geçenler izah edilmeye çalışılıyor. Bakın, şimdi çok haklı bir serzenişte bulunacağım: Daredevil'ın ilk sezonunda bu ne kadar da güzel aktarılmıştı ama! Meğer o flashback sahneleri birer şahesermiş de, bizim haberimiz yokmuş!
Zaten dizinin genelinde can sıkan bir diğer unsur da o: prodüksiyondan kaçınmak adına K'un Lun'u tamamen CGI ile yaptıkları yetmiyormuş gibi çoğu zaman da yapmamayı tercih etmişler. Abi K'un-Lun nerede, vardı da biz mi görmedik? Iron Fist dizisinde sen böyle bir yeri nasıl tamamen greenbox'ta yaparsın ya? İki plato falan kuramadınız mı? Kabul edilemez, K'un L'un namına bir dağ başı gördük sadece.
Gelelim finale...
Finalde K'un-Lun kayboldu. Bayağı, koca şehir kalkıp gitmiş, arkada ne yıkık bir bina, ne bir ceset, ne bir iz bırakmadan dağın yamacından silinip gitmiş. Görseli aşağıdadır.
Bundan ne anlamalıyız? Açıkçası ben bunu yorumlayabilecek kadar Iron Fist çizgi romanlarına hakim değilim. Sadece şunu biliyorum: Hand Defenders'da da ucundan bucağından mevzuya bulaşacak. Büyük ihtimalle alaka buradan kuruluyor ama...Esas soru işaretleri Iron Fist'in ikinci sezonunda: Hand amacına ulaştı mı? K'un-Lun yok mu oldu? Davos ve Joy ortaklığında Madam Gao'nun rolü ne? Biz bir şekilde Defenders'a bağlanmasını beklerken, dizi geleneği bozmadı ve topu sezon ikiye attı. Şimdi gözler, hiçbir tahminde bulunamadığımız ve hakkında hiçbir şey bilmediğimiz Defenders'da...
Evet, Iron Fist'in ilk sezonu böyle bitti. Sizin de dizi hakkında yorumlarınızı duymaktan çok memnun oluruz, yorumlarda görüşlerinizi bizimle paylaşabilirsiniz!
Yorum Gönder