"O,Gotham'ın hakkettiği ama ihtiyacı olmadığı
kahraman.O aslında bir kahraman değil.O,suskun bir nöbetçi gibi bekleyen Kara
Şövalye.” Nolan kardeşlerin parmağını bastığı her filme bıraktığı iz,The Dark
Knight serisinde de fazlasıyla bariz.Doğrularıyla,yanlışlarıyla herkesi ekran
başına kilitlemeyi başaran serinin en beğenilen filmi ise 2008 yılında çekilen “The
Dark Knight” filmi.Seriye adını veren film.Bugün sizlere The Dark Knight
serisini kendi perspektifimden inceleyeceğim.
Seriyi çok beğenen kitle kadar nefret eden bir kitle de
var.Sevenler bardağın dolu tarafından bakabiliyorken nefret edenler maalesef bu
konuda bayağı başarısız.Halen daha tartışılan,orası kötü burası kötü diye
eleştirilen,Batman'le hiç alakası yok diye beğenilmeyen bu seri,aslında bu
eleştirileri hiç haketmiyor.Çünkü Christopher Nolan'ın da dediği gibi bu
seri,bir çizgi roman uyarlaması değil.Bu seri,çizgi romanlardan "esinlenerek"
yapılmış “crime” dalına giren bir üçleme.Tabi,nefret edenlerin de belli başlı
sebepleri var.İlk sebep,Christian Bale Batman’inin gırtlak kanseriymiş gibi konuşması.Ben
oyunlardaki gibi,çıplak sesle konuşması taraftarıydım.Nedense iki Batman de
sesini değiştirecek çözümler arıyor.
Sesinin aşırı sinir bozucu olması yetmiyormuş gibi,bir de
dövüşemediğini görmek Bale’den nefret etmeye sebep olabiliyor.Ancak
unutulmamalı ki,karakteri yazan kişi Bale değil.
Üçlemenin ayrı ayrı her bir filminde çizgi romanlardan
villain’lar ekranlarımıza taşınıyor.Ancak bu villain’ları görünüş olarak
fazlasıyla değiştirerek karşımıza sunmayı tercih ediyor Nolan.Çizgi roman
hayranları bu durumdan pek hoşnut olmasa da,zaten daha önce görülmüş olayları
ve karakterlerin aynısını sinemaya uyarlamak hem zaman hem de para kaybı.Bu su
götürmez bir gerçek.Hayatında çizgi roman okumamış kısma gelirsek,serinin özellikle ikinci filminden sonra çok büyük
bir kitlesinin oluştuğunu söylersek yalan söylemiş olmayız herhalde.İnsanların
kilit ekranları,duvar kağıtları ve kapak fotoğrafları efsanevi Heath Ledger
Joker’inin sözleriyle kaplanmıştı.Fakat bir de filmden düpedüz nefret eden,ortalıkta filme bok
atan bir kitle de oluşmadı değil.Filmin felsefik yönünden gram bir şey
anlamayıp da “şu palyaçoya kıl oluyorum” diye gezinen,arkadaşlarına “olum
sonunda yarasa adam kazanıcak” diye spoiler verdiğini sanan kanser bir kitle.Tabi
bu kitlenin aynı reaksiyonları her Amerikan filmine verdiğini unutmamak
gerekiyor.Recep İvedik gibi bir filmin gişe rekorları kırdığı bu ülkede
insanlara Nolan filmi anlatmak güç oluyor maalesef(!)
Bu serinin en iyi yönlerinden biri,harika senaryosu.Öylesine
muhteşem replikleri var ki.Christopher Nolan-en sevdiğim yönetmen diye
demiyorum-bu seri üzerinde her zamanki gibi harika bir iş çıkardı.Nolan, filme
karanlık bir hava katmak için ekstra efor sarfetmiştir diye düşünüyorum.Çünkü
bu adam “suç” filmleriyle değil de,kafa patlatan,mind-fu*k yaşatan bilim kurgu
filmleriyle biliniyor.Ancak TDK üçlemesinden sonra yerinde duramamış ve Man of
Steel ile Batman v Superman filmlerinin yapımcılığını da üstlenmiş.
![]() |
Joker'in Dişleri Yazarımızın Sayfasıdır |
Serinin Joker'ine de ayrı bir paragraf açmak istedim.Çünkü Heath Ledger öyle hafife alınacak bir rol oynamadı.Bakınız,yıl 2016 ve halen daha Heath Ledger'in replikleri kilit ekranlarımızda.Öylesine bir etki bıraktı ki Ledger,her kitleden izleyiciyi filme çekti.Zaten role girmek için yaptığı hazırlıklar rolün hakkından gelebilmesini açıklıyor.Nur içinde yatsın.Unutulmayacak.
Ledger’dan önceki Joker olan Jack Nicholson,bir
açıklamasında Ledger’ı Joker rolü hakkında uyardığını söylemişti. “Ben ona
demiştim.”
Serinin ilk filmi “en iyi sinematografi” dalında adaylıklar
alırken,ikinci,yani en çok sevilen filmi bir çok dalda Oscar adaylıklar
aldı.Ödülü görecek kadar yaşayamasa da Heath Ledger en iyi yardımcı erkek
oyuncu ödülüne laik görüldü.Film ise “Sound Editing” dalında bir ödül aldı.
Serinin oyuncu kadrosu da fazlasıyla zengin.Michael Caine’i
Alfred olarak görme şansına sahip olduk.En sevdiğim Alfred,Michael Caine’dir
zaten.Bunun yanında Christian Bale,Tom Hardy,Anne Hathaway ve Gary Oldman gibi
genç yıldızlar da seride yer aldı.Ancak,hepimizin ortak olarak düşündüğü şeyin
seride Morgan Freeman ve Liam Neeson gibi iki efsanenin yer almasının ne kadar
harika olduğuna eminim.
Bu seriyi her ne kadar en ince ayrıntısına kadar incelemek
istesem de bunun zor bir iş olduğunu düşünüyorum.Yazımı burada sona
erdirirken,bu üçlemeyi herkese şiddetle tavsiye ediyorum.Seriye vereceğim ortalama
puanım 8.6/10.
Eksiler:
-Batman’in sesinin beni rahatsız etmesi.
-Batman’in dövüşememesi.
-Rachel.(C A N C E R)
-Filmin ikinci filmi dışında ilk ve son filmlerdeki kötü
adamların yeterince baskınlık gösterememesi.
Yorum Gönder
Click to see the code!
To insert emoticon you must added at least one space before the code.