Castlevania'nın ilk sezonu 25'er dakikalık 4 bölümden oluşmakta. Yani toplamda 100 dakikalık bir iş ortaya çıkmış ve maalesef ki bir hayli az bir süre bu. Sürenin kısa oluşundan kaynaklı olarak hikayede Dracula'nın veya diğer karakterlerin geçmişine inilmiyor. Bu sebeple de seyirci karakterleri benimseme de zorluk çekiyor. Fakat ikinci sezonun 8 bölüm olacağı şimdiden kesinleşti. Umarız ki daha derin ve ayrıntılı bir sezon olur bizim için.
Yapım, oyunlarının aksine kendine has bir çizgide ilerliyor diyebiliriz. Dracula normalde kötülük ve dehşet timsali bir karakter iken dizide bir insana aşık olunca sakin bir yaratığa dönüşüyor. Tabii her şey aşık olduğu kadının onunla münasebetinden dolayı kilise tarafından diri diri yakılmasıyla başlıyor. Dracula, cehennemi Eflak'ın üzerine salıyor adeta. Emrindeki çeşit çeşit iblis köyleri yakıp yıkmaya başlıyor. Anlayacağınız o sakin ve aşık vampirin intikam isteği onu eski haline döndürüyor. Ailesi nesiller boyu canavar avlayan Belmont karakteri ise dizide en kolay benimseyebildiğimiz karakter olabilir. Her ne kadar hiçbir karakterin geçmişi gösterilmese de Belmont'un ara ara anlattıkları sayesinde geçmişi hakkında bilgi sahibi oluyoruz. Devamında Belmont ve Sypha karakteri Dracula'yı alt edecek efsanevi kimseyi aramaya başlarlar. Bu arayışın sonunda keşfettikleri ise hepimizi şaşırtmayı başarıyor. Bu da izleyecekler için sürpriz olarak kalsın.
Grafikleri ve çizimleri açısından seyirciyi memnun etmeyi başarıyor. Özellikle kullanılan renkler ve bütün diziye hakim olan kırmızı çok güzel bir hava katıyor. Karanlık atmosferi başarıyla yansıtıyor. Kullanılan müzikler de sahnelerle bir o kadar uyum içinde. Tabii hatırlatmalıyım ki bu yapım 16+ düzeyinde olup birçok şiddetli ve kanlı sahne içeriyor.
Castlevania, süre bakımından kısa olup fazla derinleşmeyi başaramasa da ilk sezon itibariyle seyirciyi grafikleri ve olay örgüsü ile etkilemeyi başaran korku-aksiyon türlerinde başarılı bir uyarlama.
Yorum Gönder