İster izlemekle alakalı olsun ister okumakla yeni bir kültüre ilk kez girdiğimizde başlarda önünüze çıkan her şeyi tüketmeye meyilli oluruz. Fakat er yada geç belli bir dokuma ulaşırız ve seçim yapmaya başlarız. Belli bir birikime rağmen illa ki bir şeyler aradan kaçmıştır ve onu bulup tükettiğimiz de “Vay be neden daha önce izlememişim” dedirtir kendine. İşte bu yazıyı okuyan en azından bir kaç kişiye o hissiyatı yaşatmak isteğiyle aldım kalemi elime.
Bu gün kesinlikle izlenmesi gerektiğini düşündüğüm bir animeyi tanıtacağım. Ergo Proxy. Zenginlerin rahat rahat yaşadığı, göçmenlerin ezildiği ve herkesin bir Androidi olan Ramdo şehrinde başlayan hikayede Re-l Mayer adlı kadın dedektif “Vertigo” denen Android virüsünü araştırmaya devam ederken şüphelerin ortasında Vincent Law adlı bir göçmen vardır. İz peşindeki Re-l’in karşına bir yaratık çıkar ve hikaye gizem dolu bir şekilde devam eder.
Benim için bu seriyi harika kılan ne yaratıklar, ne Androidler, ne de Re-l. İlk bölümünü ilk anında bu kadar aydınlık bir şehir ruhu nasıl bu kadar sıkabilir diye soruyor insan kendine. Distopik hava olayların merakına bir de bu insanlar nasıl bu hale geldi sorusunu ekleyip, seni daha da içine alıyor. Bütün bu soruların peşinde bir de Re-l ve Vincent’ın kendilerini bulma yolculuğu ve kendi gizemlerinin çözümü ile gelen karakter değişimleri izleme keyfine keyif katıyor. Ama belki de en sevdiğim şey anlatmak istediğini izleyicinin kafasına vura vura anlatmıyor anime, bazen eğlenerek, bazen anlamsız gelen başlangıçlarla her bölüm bir puzzle parçası gibi yerini buluyor ve ortaya 23 bölümden oluşan harika bir tablo ortaya çıkıyor. İşte benim bu tabloya puanım 10 üzerinden 9.
Yorum Gönder