Wonder Woman Kahramanlığı Tanımlıyor


Wonder Woman hakkında söyleyebileceğim en önemli şey filmin süper kahramanlığın ne demek olduğunu tanımlıyor olması. Yalnızca karakterine hak ettiği değeri verip onu popüler kültürün ilham veren, önemli bir malzemesi haline getirmekle kalmadı, Wonder Woman aynı zamanda uzun zamandır süper kahraman filmlerinde yapılmayan bir şeyi yaptı: kahramanlığın kendisini tanıttı.


Spider-Man'in ilk filminin niye önemli olduğunu söyleyip durma sebebim de tam olarak bu. Spider-Man'in 'Büyük güç, büyük sorumluluk getirir.' mottosu aslında bütün kahramanlara uyarlanabilir ve uyarlanması gereken bir söz. Captain America daha henüz güçlerine kavuşmamış, çelimsiz bir adam iken onu seçmek isteyen doktor ile komutanın talim sırasındaki atışmasını ele alalım. Komutan askerlerin bulunduğu bölgeye sahte bir bomba atıyordu. Herkes kaçarken Steve Rogers bombanın üzerine kapaklanarak 'Kaçın!' diyordu. Evet, bu kahramanların güçleri var ve evet, iyi niyetliler, insanlar için iyi bir şeyler yapmak istiyorlar. Ama bu iyiliğin tanımı dünyada kötüler olmasından gayrı değil. Wonder Woman kahramanlığı, aynı zamanda kurtarılan insanların kim olduklarını da hatırlatarak tanımladı.


Biz insanız. İyi değiliz, kötü değiliz: ikisiyiz.
Biz aynı anda hem anne babasını kaybetmiş bir yetimiz hem de onlardan kalan mirası doğru kullanan bir kahramanız: gerçek kimliğimiz Batman ve saklandığımız kişilik Bruce Wayne.
Biz aynı anda hem evlatlık bir yetimiz hem de uzaylı muamelesi gören, potansiyelini gösteremeyen bir çocuğuz: gerçek kimliğimiz ezilmiş, utangaç, geri plandaki Clark Kent ancak potansiyelimizi gösteremememize rağmen ortaya çıktığımızda Superman oluyoruz.
Biz Venom'uz: sahtekarlıkla işinden kovulan Eddie Brock ve yaşamak için başka hayatlara ihtiyaç duyan bir Symbiote'uz. Bunlarla insanların hayatını cehenneme çeviren bir Zehir'iz.
Hulk'ız: Tıpkı esinlenildiği Dr Jekyll ve Mr Hyde'da olduğu gibi biz kötüyüz ama iyiyiz; ikisi ayrılmaz bir bütün ve fakat birini bastırırız.
Biz Mystique'iz: kılıktan kılığa girer kimlik arayışında bir hayat süreriz.
Magneto'nun intikam dürtüsü ve Xavier'in naif birliktelik anlayışı ile Malcolm X ve Martin Luther King'iz.
Biz Iron Man ve Doctor Strange'iz. Egomuz ile hareket ederiz. Ya yükselirken yanımızdakilere zarar verir ya da dibe vurur, memnuniyetsizlikle yükselmeye çabalarız.
Biz Phoenix'iz. Biz Dark Phoenix'iz.
Captain America kadar sağduyulu Daredevil kadar adaletliyiz.
Joker kadar deliyiz.
Luke Cage kadar siyahi bir devrimiz, kurşun geçirmeyiz.
Punisher kadar babayız.
Ve Wonder Woman kadar anneyiz.


Wonder Woman tam olarak bunu gösterdi. Ares haksız falan değildi. Savaşan bizdik. Wonder Woman bizi bizden kurtarmaya gelmişti. Bu yüzden filmde 1. Dünya Savaşı'nın seçilmesini çok takdir ettim. Çünkü orada Hitler gibi bir zorba yoktu. Tarafların hepsi haksızdı. Ve o taraflar yüzünden erkekler, kadınlar, yaşlılar, gençler, çocuklar, bebekler öldüler. Sesi duyulmamışları duyandır kahraman. Haksızın hakkından gelendir. Herkesin taşıdığı ama umursamaz ve korkakça kaçtığı sorumluluğu sırtlayandır. Gelin Wonder Woman'ın mottosuyla birleştirelim:
'Büyük güç büyük sorumluluk ister. Ne hakkettiğinle ilgili değil bu, neye inandığınla ilgili. Ve ben onlara inanıyorum. Sadece sevgi dünyayı gerçekten kurtarabilir.'.

Yorum Gönder

[disqus]

Çizgi Evreni

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget