Selçuk Ören imzalı 'Kasap' ilk fasikülüyle raflarda! Çizgi romanımızda yeni bir sayfa, yeni bir soluk olarak geldi bu eser. Kitabı iki gün önce edindik, okuyup inceledik.. İzlenimlerimizi de bu vesileyle sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Başlamadan önce belirtelim, bu yazımızda spoiler olacaktır. Spoilersız bir ön izlenim edinmek isteyenler için kısacası: kesinlikle ve şiddetle tavsiye ediyoruz!
İlk fasikül itibariyle konuya hızlı, olayların tam ortasından giriyoruz. İnsan ticaretinde kullanılan bir kuru yük gemisi, aslında organ ticaretiyle alakalı bir cerrahi merkez olarak dizayn edilmiş! Mültecilerin organları zorla alınarak insanların öldürüldüğü, tam bir mezbaha! İşte buraya, biraz kendi çaresizliğinden dem vurup bir teselli bekleyen ama içten içe yaptığının çok yanlış olduğunun bilincindeki bir çaylağın gözünden bakıyoruz. Masum, çaresiz insanların bir mezbahaya taşınıp içlerinin oyulmasına alet olan, yaşamak için kötülük de olsa bu yolu tercih etmiş bir adam. Belki gerçekten son çaresiydi, bilemiyoruz. Öyle de olsa fark etmez, çünkü Kasap ona da acımadı!
Evet kahramanımız (!) bu mezbahanın tam ortasında ortaya çıkıyor. Kötü doktorları, silahlı korumaları, bu kötülüğe alet olan herkesi insanüstü bir imajla kesip biçmeye başlıyor. Adeta durdurulamaz gözüküyor ve sonunda arkasında kötü cesetlerden bir yol bırakrak yeni macerasına yelken açıyor!
Yukarıda kitaptan Selçuk Ören'e ait bir eskiz görüyoruz. Selçuk Ören'in meşhur 'Şehzade Yangını' serisi gibi Sırtlan Kitap etiketiyle raflarda olan serinin üç fasikülü daha gelecek -en azından ilk hikayesi itibariyle. Henüz kapağından itibaren insanı etkisine alan bir atmosferi var.İki satırla ortaya çıkıp silahlı adamları doğrayan, kötülüğün karşısında ölüm olarak durup kendi adaletini sağlayan kahramanımızın ilk hikayesinin bu yıl sonuna kadar tamamlanacağını söylüyor Ören. İlerleyen sayılarda farklı çizerlerle de birlikte çizmeye devam edeceğini de ekliyor. Seriye dair son haberler bu şekilde.
Ve bizim görüşümüz; hikaye giriş açısından son derece etkileyici. Bir orijin hikayesi yok karakterimizin, zaten süper kahraman çağının ortalarında yaşadığımız şu dönemde kimin bir başlangıç hikayesine ihtiyacı var ki? Bu olmadan da meramını gayet güzel anlatan bir ilk fasikül olmuş. Çizgileri zaten Şehzade Yangını'ndan yakından tanıdığımız Selçuk Ören üslubu. Kostüm tasarımını da çok beğendik; mümkün mertebe özgün ve misyonunu çok iyi yerine getiren korkutucu bir dizayn olmuş.Özellikle maskesi... Bir çift satırımsı pala taşıması ve bıçak kullanmayı tercih etmesi sebebiyle Kasap, saf bir katil imajını perçinlemiş oluyor. Altta; ilk fasikülün arka kapağı.
Bu arada fasiküller halinde yayınlanmasına da ayrı bir parantez açmak gerek, zira artık -özellikle Türk çizgi romanında- neredeyse eserlerin tamamı cilt olarak yayınlanıyor. Özellikle bu tarz macera hikayelerinde, hele bir de bölümler seyrek gelecekse, heyecan ve merakı diri tutmak için fasiküller halinde yayınlanması bizce gayet güzel bir fikir. Bir bakıma da risk, zira çizgi roman piyasasının hali zaten ortada. Fakat bu tarz işler, 'Siz yapamazsınız, üretemezsiniz, buyurun bizimkileri tüketin' zihniyetine inat biz sahip çıktıkça çoğalacak ve artacak. Artık bizim de kahramanlarımız, anti-kahramanlarımız, efsanevi kötü adamlarımız çizgi roman sayılarımızla dünyaya yayılacak. Ve bu bizce, bu yoldaki ilk cemredir. Ortaya koyduğu başarılı işten ötürü Çizgi Evreni ailesi olarak Selçuk Ören'i can-ı yürekten tebrik ediyor, devamını sabırsızlıkla bekliyor ve sizlere de okumanızı yürekten tavsiye ediyoruz!
Yorum Gönder