İnceleme: The Punisher İlk Üç Bölüm (Spoiler'sız)
Marvel/Netflix işbirliğinin son ürünü The Punisher 17 Kasım'da gösterime girdi! Biz de sizler için ilk üç bölümü hızlıca tüketip, şöyle bir spoilersız ön inceleme hazırlayalım dedik. İşte diziden ilk izlenimler.
Dizi, Daredevil'ın ikinci sezonundaki olaylardan birkaç ay sonra başlıyor. Frank kaldığı işe devam etmiş, hatta bitirmiş bile. Sonra da el etek çekip, sahte bir kimlikle sade bir yaşam sürme olaylarına girmiş falan. Neyse olanlar oluyor, DD'da gördüğümüz 'MICRO' yazılı diskin ardındaki kişi ortaya çıkıyor ve Frank işinin henüz bitmemiş olduğuna kanaat getiriyor.
İlk üç bölüm itibariyle sürekli şunu düşündüm: Eğer bir çizgi roman hayranı olmasaydm ve Punisher'ı tanımasaydım yine de bu diziyi izler miydim? Bana göre çizgi roman uyarlaması işleri değerlendirirken uygulanabilecek en objektif kriter bu. Örneğin Daredevil'ın ilk sezonunda, ilk bölümden itibaren bu sorunun cevabı bence kesinlikle müsbetti. Keza Kaptan Amerika: Kış Askeri bence tam da bu soruya verdiği cevap yüzünden, gelmiş geçmiş en iyi süper kahraman filmlerinden biridir.
Demek istediğim, çizgi roman dünyasıyla bağlantısı olmayan insanlar da rahatlıkla bu eserleri takip edebilmeli, anlayıp hatta hikayeyle özdeşleşebilmeli. Bunu da yapmanın bir yolu var: iyi bir tema belirlemek.
Kış Askeri alenen bir casusluk filmidir, hatta çok da iyi bir casusluk filmidir. Aynı zamanda aksiyon ögeleriyle de izleyeni içine çeken bir maceraydı. Daredevil da bir kanunsuz savaşçıyla alakalı olabilecek en net ve yalın hikayeydi, buna karakterin ilginç orijini ve doğru senaryo da eklenince... eh sonuç ortada. Pekiyi Punisher nasıl olmuş?
İtiraf edelim, savaş ve post-travmatik sendrom Amerikan flm ve dizilerinde zibilyon kere işlenmiş bir konu. Burada önemli olan, Punisher'ın bunu ilk başlatan karakter oluşu. Yetmişli yıllarda, o zamanın gündemi gereğince Vietman gazisi bir deniz piyadesiydi. Zaman içinde tabii bu orijin güncellendi, önce Afganistan, ve sonra Irak. Ama tema hep aynıydı: savaştan dönen bir komando, ailesinin mafya tarafından öldürülmesi üzerine intikam yemini eder. Trajik ve etkileyici bir hikaye. Ya da öyleydi. Bir zamanlar.
Dürüst olmak gerekirse dizi ilk üç bölüm itibariyle bunun üzerine hiçbir şey koymamış. Bir takım çabalar var bununla ilgili; örneğin CIA kanadında yürüyen ve şimdiye dek hiçbir yere bağlanmamış bir soruşturma, Billy Russo ve şirketiyle gaziler toplantıları. Yani tabii ki hikayeyi çeşnilendirmek şart ama, henüz bunların işe yarayıp yaramadığını bilemiyoruz.
Jon Bernthal? Yine bildiğimiz gibi. Karakterle geçen zamanda özdeşleşmiş ama, ilk bölümde açıkçası hiç keyif vermedi. Dizide bence ilk üç bölümde aksiyon seviyesi fena değil, ama ilk bölümde kesinlikle çok düşük. Bu da daha en başından seyirciyi yakalamada bir dezavantaj oluşturuyor. Punisher haricindeki karakterler de şimdilik iyi, Russo ve Micro en öne çıkanları. Performanslarıyla göz dolduruyorlar.
Son olarak şöyle diyelim: Diziyi izlemeli miyiz? Genel bir kanaat belirtemem, belki ilerleyen bölümlerde çok saçmalayacak ama, Marvel fanları için şüphesiz eğlenceli bir dizi. Aksiyon severler ve Marvel ya da çizgi romanlara hiç ilgi duymayanlar da... Bence onlar da beğeneceklerdir, tabii çoktan bu konseptten sıkılmadılarsa -ki savaş temasının tamamen klişe bir şekilde işlendiğini de söyleyemem, ufak tefek güzel eklemeler yapmışlar bu hikayeye. Finalini ben de merakla bekliyorum.
Siz de diziyi izledikten sonra yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ihmal etmeyin! İyi eğlenceler!
Yorum Gönder